İznik’te Hisardere Nekropolü’nde yeni bir keşif: "Çoban İsa" freski
Bursa’nın İznik ilçesindeki lahit tarlasında önemli bir buluntu
Papa 14. Leo’nun ziyaret ettiği dünyaca ünlü kent İznik’te, Hisardere Nekropolü olarak bilinen lahit tarlasında yeni ve dikkat çekici bir eser gün ışığına çıkarıldı. Bursa’daki kazılarda açığa çıkan ve Anadolu’da şimdiye dek bilinen tek örnek olma ihtimali taşıyan "Çoban İsa" (Good Shepherd) figürü, hipogee mezarın kuzey duvarındaki fresk halinde tespit edildi.
Alan, M.S. 2. ve 5. yüzyıllar arasında hem varlıklı aileler hem de halkın alt tabakası tarafından kullanıldığı değerlendirilen Hisardere Nekropolü’nün içinde yer alıyor. Bölgede İznik’e özgü terracota plaka çatılı oda mezarlar başta olmak üzere farklı mezar tipleri bulunuyor.
Koruma önlemleri sıkı: Lahit tarlası gece gündüz izleniyor
2025 yılı kazı sezonunda açığa çıkarılan hipogee mezar özellikle freskleriyle öne çıkıyor. Çoban İsa figürünün bulunduğu alan, lahit tarlası olarak bilinen bölge hem havadan hem karadan sürekli koruma altında tutuluyor. Alanda izinsiz yaklaşıma karşı alarm sistemleri aktif durumda ve mekan 7/24 izleniyor; gece görüşlü toplam 6 kamera ile bölge kayıt altında tutuluyor.
Sanat Tarihçisi Hüseyin Acarol keşif ve İznik’in önemi hakkında şunları söyledi: "Hipogeenin çıktığı nekropol alanına hipogeenin yapılması gerçekten çok özel bir durum. Hipogeenin duvarlarında bulunan 'Çoban İsa' figürü, özellikle Yuhanna 10, 11 ve 18. ayetlerde geçen Çoban İsa betimlemelerini yansıtıyor. Çoban İsa çizimi olan hipogeenler medeniyetin yoğun yaşandığı yerlerde görülür. İznik tarihte Nicea, Helikore gibi isimlerle de anılmıştır; hâlen bir 'altınşehir' niteliğindedir. Çoban İsa betimlemesi rehberlik, önderlik, koruma, güvenlik ve fedakârlık temalarını taşır; koyunları uğruna can veren ve omuzlarında koyun taşıyan bir figürdür. Özellikle Papa’nın gelişiyle bağlantılı olarak ortaya çıkan taban mozaiklerini de önemli buluyorum. İznik çok önemli bir merkezdir. M.S. 325 yılları arasında gerçekleşen büyük depremler sonrası İznik toprak altında kalmıştır. Eğer tüm sur içleri açılıp kapsamlı bir kazı yapılsaydı, dünyanın en büyük antik kentlerinden biri olarak nitelendirilebilirdi."
Buluntunun hem Türkiye hem de dünya arkeolojisi açısından taşıdığı önem nedeniyle bölgedeki koruma ve belgeleme çalışmaları titizlikle sürdürülüyor.
SANAT TARİHÇİSİ HÜSEYİN ACAROL