Gıda arzı güvenliği için tarımda teknolojik dönüşüm şart
Rusya-Ukrayna savaşı, küresel gıda tedarik zincirlerinin kırılganlığını ve tarımın jeopolitik önemini açık biçimde gösterdi. Bu yeni gerçeklik, tarımda teknolojik dönüşüm gerekliliğini öne çıkardı; öne çıkan çözümler arasında yapay zekâ ve otonom sistemler yer alıyor.
Jeopolitik boyut ve Türkiye'nin rolü
Ukrayna'nın dünya tahıl arzındaki kritik rolünün devre dışı kalması, birçok bölgede gıda krizlerine zemin hazırladı. Bu süreçte Tahıl Koridoru Anlaşması, Türkiye'nin diplomatik girişimleriyle uygulanarak küresel arzın korunmasında önemli bir işlev üstlendi. Tarım artık yalnızca ekonomik bir faaliyet değil, aynı zamanda ulusal güvenlikle bağlantılı stratejik bir alan haline geldi.
Teknolojiyle sürdürülebilir ve verimli üretim
Tarım Teknolojileri Kümelenmesi (TÜME) Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Karagöz, savaşın tarımın stratejik değerini daha da görünür kıldığını belirterek tarımda köklü bir dönüşümün kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Karagöz, 'Bu süreç bize şunu net biçimde gösterdi: Tarım, artık sadece çiftçinin meselesi değil; devletlerin bağımsızlığıyla doğrudan bağlantılı bir alandır' dedi.
Geleneksel yöntemlerin yerini alacak teknoloji odaklı üretim modelleri sayesinde, savaş veya kriz dönemlerinde dahi gıda üretimi sürdürülebilir kılınabiliyor. Karagöz'e göre mesele artık yalnızca üretim miktarı değil; 'daha verimli ve sürdürülebilir üretim' gerçekleştirmek.
Genç nüfusu tarıma çekmek ve riskler
Karagöz, Türkiye'nin tarımsal potansiyeline rağmen karşı karşıya olduğu riskleri sıraladı: iklim krizi, su yönetimi, fiyat dalgalanmaları ve yaşlanan üretici nüfus. Özellikle hayvancılıkta yaş ortalamasının 60'a yaklaşması önemli bir uyarı olarak değerlendirildi. Karagöz, gençleri tarıma çekmenin yolunun modern, teknoloji tabanlı üretim modellerinden geçtiğini belirtti ve Milli Teknoloji Hamlesi'nin tarım ayağının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Uygulama örneği: süt üretiminde verimlilik
Süt üretimi üzerinden verdiği örnekte Karagöz, mevcut teknoloji ve genetik yaklaşımlarla bugün 10 milyon inekle yapılan üretimin 2 milyon inekle de karşılanabileceğini ifade etti. Bu modelin su, emek ve zaman tasarrufu sağladığını; dolayısıyla tarımda verimliliğin tercih değil, zorunluluk olduğunu vurguladı.
Sonuç olarak, küresel krizler tarımsal üretimin stratejik önemini pekiştirirken, yapay zekâ ve otonom sistemlerin yaygınlaşması verimli ve sürdürülebilir gıda arzının temeli olarak öne çıkıyor. Türkiye için de bu dönüşüme hazırlanmak, ulusal gıda güvenliği açısından kritik bir adım olarak görülüyor.
TARIM TEKNOLOJİLERİ KÜMELENMESİ (TÜME) YÖNETİM KURULU BAŞKANI ABDULKADİR KARAGÖZ