Pezeşkiyan: "Siyonist rejime özel ayrıcalık tanındığı sürece adil barıştan söz edilemez"
Forumda verilen mesaj
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’ta düzenlenen Uluslararası Barış ve Güven Forumu’nda konuştu. Pezeşkiyan, toplantının Türkmenistan’ın tarafsızlık ilanının 30'uncu yılıyla aynı döneme denk geldiğine dikkat çekerek organizasyon için ülke ve halka teşekkür etti.
Pezeşkiyan, İran’ın uluslararası toplumda sorumlu bir aktör olduğunu belirterek, barış ve kalkınmanın ancak eşitlik temelinde yürütülen diyalog, ortak iş birliği, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Şartı’na saygı ile sağlanabileceğini vurguladı ve tek taraflı yaklaşımlardan kaçınılması gerektiğini söyledi.
Orta Doğu’da çifte standartlar ve sonuçları
Günümüzde barışın bazı coğrafyalarda sürdürülebilen bir ayrıcalığa dönüştüğünü söyleyen Pezeşkiyan, barışın askeri harcamalar, güç temelli ittifaklar veya göstermelik diplomasiyle sağlanamayacağını; kalıcı barışın ancak eşitsizlik, tekelleşme ve ayrımcılıkla yüzleşilerek tesis edilebileceğini belirtti.
Pezeşkiyan, büyük güçlerin Orta Doğu politikalarının bugüne kadar fiilen İsrail için özel bir hak ortaya çıkardığını ifade ederek: "Mevcut ayrımcılık ve eşitsizlikler ortamında, büyük güçlerin Orta Doğu’daki politikaları bugüne kadar fiilen siyonist rejim için bir tür özel hak oluşturmuş ve bu durum da bölgede yaşanan pek çok savaşın ve adaletsizliğin kaynağı olmuştur." dedi.
İsrail’in politikaları ve uluslararası hesap verebilirlik
Konuşmasında İsrail’in Gazze’deki tekrar eden eylemlerinden, Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlerin genişletilmesine; Suriye ve Lübnan’a yönelik saldırılardan İran ve Katar’a karşı gerçekleştirilen operasyonlara kadar uzanan politikalara dikkat çeken Pezeşkiyan, bu durumun "küresel ölçekte güç tekelleşmesinin ve büyük güçlerin beslediği çifte standartların doğrudan bir sonucu" olduğunu söyledi.
Pezeşkiyan ayrıca, bir aktör pratikte uluslararası denetim ve hesap verebilirlik mekanizmalarının dışında bırakıldığında adaletsizliğin derinleştiğini belirterek: "Bu yaklaşım İsrail için fiilen bir güvenlik istisnacılığı ortaya koymuştur. Bir aktör pratikte uluslararası denetim ve hesap verebilirlik mekanizmalarının dışında tutulduğunda, adaletsizlik daha da derinleşir ve kalıcı barışın temelleri zayıflar." ifadelerini kullandı.
Son saldırılar ve uluslararası tepki
Pezeşkiyan, geçen haziran ayında İsrail’in İran’a düzenlediği saldırıya değinerek bu saldırının yüzlerce masum İranlının hayatını kaybetmesine yol açtığını ve söz konusu eylemin uluslararası bir yaptırımla karşılaşmadığını; aksine bazı ülkelerden siyasi ve askeri destek gördüğünü söyledi.
Pezeşkiyan, "Siyonist rejime böyle bir özel ayrıcalık tanındığı sürece barıştan ve adil bir uluslararası düzenden söz etmek mümkün değildir" diyerek, dünya gerçekten barış ve adalet istiyorsa büyük güçler dahil hiçbir ülkenin küresel kuralların üzerinde olamayacağını kabul etmesi gerektiğini vurguladı.
Tarafsızlık anlayışı ve çok taraflı diplomasi
Pezeşkiyan, tarafsızlığın zulüm ve saldırılar karşısında pasiflik ya da kayıtsızlık anlamına gelmediğini belirtti: "Tarafsızlık, zulüm ve saldırılar karşısında pasiflik ya da kayıtsızlık anlamına gelmez. Aksine bu yaklaşım, uluslararası hukuk, BM Şartı ve evrensel insani değerler temelinde şekillenen ahlak merkezli ve dinamik bir duruştur."
Mevcut şartlarda tüm ülkelerin bölgesel girişimlerde bulunması, uluslararası kuruluşlarda daha etkin rol üstlenmesi ve ahlaki temellere dayanan çok taraflı bir diplomasi yürütmesi gerektiğini ifade etti.
Toplantının önemi
Pezeşkiyan, forumu barış ilkeleri ve uluslararası güvene yönelik ortak sorumluluğun hatırlatılması açısından önemli bir adım olarak nitelendirdi ve Türkmenistan’ın barış ve güvenlik söylemini güçlendirmek için gösterdiği çabalar nedeniyle devlet ve halkına teşekkür etti.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta Uluslararası Barış ve Güven Forumu'nda yaptığı konuşmada, büyük güçlerin çifte standartlarının İsrail için fiili bir güvenlik istisnacılığı oluşturduğunu belirterek, "Siyonist rejime böyle bir özel ayrıcalık tanındığı sürece barıştan ve adil bir uluslararası düzenden söz etmek mümkün değildir. Dünya gerçekten barış ve adalet istiyorsa, büyük güçler dahil hiçbir ülkenin küresel kuralların üzerinde olamayacağı gerçeğini kabul etmelidir" dedi.
