Van Gölü'nde 8 Yıllık Kuraklık Değişimi
Van Gölü sahilinde, 2017 yılında düzenlenen büyük açılış merasimiyle halkın hizmetine sunulan plaj, bugün geniş bir toprak alanına dönüşmüş durumda. Törenle açılan plaj, artık kuruma belirtileri gösterirken, bu durum çevresel değişimlerin boyutunu gözler önüne seriyor.
Küresel Isınmanın Etkileri
Van Gölü’nde yaşanan çekilme, küresel ısınma ve azalan yağışlar sebebiyle gün geçtikçe belirginleşiyor. Eski plaj alanlarında su seviyelerinin yüzlerce metre geri çekilmesi, yerel halkı ve çevrecileri derin bir endişeye sürüklüyor.
Uzmanların Uyarıları
Dünyanın en büyük sodalı gölü ve Türkiye’nin en geniş gölü olan Van Gölü, büyük bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Uzmanlar, bu durumu iklim değişikliği, artan buharlaşma ve yanlış su kullanımı gibi sebeplerle ilişkilendiriyor. Göl seviyesinin düşmesi, yüzyıllardır su altında kalmış mikrobiyalitleri ve eski kıyı izlerini de ortaya çıkardı. Bu oluşumların korunması büyük önem taşıyor; aksi takdirde geri dönülemez zararlar oluşabileceği ifade ediliyor.
Edremit Kıyılarındaki Değişim
Çekilmenin en belirgin gözlemlendiği yerler arasında Edremit sahilleri öne çıkıyor. Bölge halkı, gölün 8 yıl önceki halini anarken, bugünkü manzaraya karşı büyük bir üzüntü hissediyor. Artık plaja ulaşmak için yüzlerce metre yürümek gerekiyor. Dr. Mustafa Akkuş'un Değerlendirmeleri
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nden Dr. Mustafa Akkuş, göldeki çekilmeyi etkileyen faktörleri analiz ederek, “Son yıllarda yağışların azalması ve hava sıcaklıklarının artması, su kaynaklarımızın önemli ölçüde azalmasına neden oldu. Van Gölü, 3 bin 712 kilometrekarelik yüzey alanıyla en büyük göl olmasına rağmen, kapalı bir havza olduğu için çok daha kırılgan bir yapıya sahip. Bu nedenle su kaybı yalnızca buharlaşma yoluyla gerçekleşmektedir.”
Buharlaşmanın Artan Etkisi
Akkuş, 2025 yılının kritik bir dönüm noktası olduğunu belirterek, yaz aylarındaki yüksek sıcaklıkların buharlaşma oranını arttırdığını söyledi. Yağışların yüzde 60 oranında azaldığı bu süreçte, göl boyunca su kaybının boyutları gözle görülür hale geldi.
Kirlilik Tehlikesi
"Asıl tehdit, su seviyesindeki düşüşten çok, göldeki artan kirliliktir" diyen Akkuş, tüm atık suların arıtılması gerektiğini vurguladı. "Kapalı bir göl olarak, göle akan her damla atık su hapsolur ve bu kirletici unsurlar, göl seviyesi yükselse bile tahribatı asla telafi edilemez,” şeklinde konuştu.
Sonuç olarak, göldeki geçmişte görülen zenginlik ve renkli yaşamın yerini, endişe verici kuraklık ve kirliliğin aldığı, bölge sakinlerini ve uzmanları kaygılandırmaya devam ediyor.
 
YAŞANAN ÇEKİLME, KURAKLIĞIN BOYUTUNU GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR.