Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği
Seminer ve uyarılar
Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı, "Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği" başlıklı seminerinde bölgedeki sismik durum ve alınması gerekli önlemleri anlattı.
Nedenleri ve coğrafi konum
Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunuyor; ülke topraklarının yaklaşık yüzde 96'sı deprem riski taşıyor. Bu durum, depremle yaşamayı öğrenmenin tercih değil zorunluluk olduğunu gösteriyor. Depremler; Dünya kabuğunu oluşturan levha hareketleri ve derinlerdeki ısı kaynaklı konveksiyon akımları nedeniyle ortaya çıkıyor. Kıtaların geçmişte tek parça hâlinde olduğu kabul edilirken, Türkiye bu hareketli levha sınırlarının kesişiminde yer alıyor.
Büyüklük ve şiddet farkı
Bir depremin büyüklüğü açığa çıkan enerjiyi; şiddeti ise yerleşim merkezlerinde yarattığı hasarı ifade eder. Aynı büyüklükteki sarsıntı, zeminin yapısına göre farklı zararlar doğurabilir; sağlam zeminde etkisi sınırlı kalırken zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabilir.
Sismik boşluklar ve gelecek riskleri
Çakıcı, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktiren fay segmentlerini tanımlayan sismik boşluklar üzerinde durdu. Marmara'dan Doğu Anadolu'ya, Ege'den Akdeniz'e kadar tespit edilen bu alanların önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretebilme potansiyeli taşıdığı belirtildi.
Doğu Anadolu’nın acı tecrübeleri
Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca ağır depremler yaşadı: 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri binlerce can kaybına ve büyük ekonomik zararlar yol açtı. Bu olaylar, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını doğruluyor.
Erzurum, Pasinler ve çevresel riskler
Erzurum Fay Zonu, neotektonik dönemde etkin olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler kaydedilmiştir; 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini gösterir. Ayrıca Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Fayları gibi yapılar aktif kalması durumunda Erzurum ve Pasinler ilçelerini etkileyebilir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre hâlâ etkin yapı niteliği taşımaktadır.
Çözüm: Bilim, planlama ve hazırlık
Çakıcı, deprem zararlarını azaltmanın kadercilikten değil bilimsel yaklaşımdan geçtiğini vurguladı. Öneriler arasında; aktif fayların net olarak belirlenmesi, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılması, deprem master planlarının hazırlanması ve İl Afet Risk Azaltma Planları (İRAP)'ın etkin uygulanması yer aldı. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası hazırlama ve doğru davranış biçimleri olan Çök-Kapan-Tutun hayati önem taşıyor.
Teknolojinin katkısı
Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını saniyeler öncesinden algılayarak kullanıcıları uyarabiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım, doğru davranışla birleştiğinde yaşam kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem önlenemez; ancak etkileri bilim, planlama ve hazırlıkla azaltılabilir. Seminerin vurguladığı ortak mesaj açıktı: "Deprem değil, ihmal öldürür."
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ PASİNLER MESLEK YÜKSEK OKULU DR. ÖĞRETİM ÜYESİ HAMİT ÇAKICI ÜLKEMİZ VE DOĞU ANADOLU’DA DEPREM GERÇEĞİ KONULU SEMİNER VERDİ.