Osman Okyay: Savunma sanayinde hiçbir ülke tek başına tam yeterli değildir
Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün davetiyle Düzce Üniversitesi’nde düzenlenen fahri doktora törenine katılan Savunma Sanayicileri Derneği Başkanı Osman Okyay, "Dünyada ve Türkiye’de Savunma Sanayinde Son Gelişmeler" başlıklı konferansta konuştu. Doktora unvanı ve cübbe takdiminin ardından Okyay, savunma sanayinin önemini ve bu önemi oluşturan temel etkenleri anlattı.
Savunma sanayinin dört temel nedeni
Okyay, savunma sanayinin önemini dört ana başlıkta topladı: teknoloji kaynağı olması, milli bağımsızlık, uluslararası güç unsurlarından biri olması ve ekonomik etkileri. "Savunma sanayi, teknolojinin kaynağıdır" diyen Okyay, tarih boyunca birçok teknolojik gelişmenin savunma amaçlı ihtiyaçlarla ortaya çıktığını vurguladı. İkinci olarak milli bağımsızlık için yerli savunma sanayinin zorunlu olduğunu, ambargoların bunun örnekleri olduğunu ifade etti. Üçüncü olarak savunma sanayinin siyasi ve ekonomik güçle birlikte askeri gücün temel bileşeni olduğunu belirtti. Dördüncü olarak ise dışarıdan alınan savunma ürünlerinin hem pahalı olduğunu hem de satın alınan ülkenin yeni teknoloji yatırımlarına kaynak sağladığını söyledi.
Küresel bağımlılık örnekleri
Okyay, hiçbir ülkenin savunma sanayinde tek başına tam yeterli olmadığına dikkat çekti: "Savunma sanayi ülkeler arasında karşılıklı bağımlılık oluşturan en önemli alandır. Bugün dünyanın hiçbir ülkesi savunma sanayinde tek başına tam yeterli değildir." ABD'nin kritik hammaddeler ve nadir toprak elementleri konusunda Çin'e bağımlı olduğunu; mıknatıs gibi bileşenlerin bunun örneği olduğunu anlattı. Çin'in bazı gelişmiş savaş uçağı motorlarında Rusya'ya, yarı iletkenlerde ise ABD kontrolündeki kaynaklara bağımlı olduğunu; Rusya'nın Ukrayna savaşının ilk aylarında kamikaze droneları İran'dan temin ettiğini belirtti. 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasının ardından Avrupa'nın güvenliğini NATO aracılığıyla ABD'ye bıraktığını, son dönemde Trump'un tutumu ve Ukrayna Savaşı'nın Avrupa'da alarm yarattığını ve AB'nin savunma sanayindeki dışa bağımlılığını fark ederek girişimler başlattığını kaydetti.
Türkiye'nin hazırlık ve dönüşüm süreci
Türkiye savunma sanayinde önemli bir eşiği aştı. Okyay, sürecin Vecihi Hürkuş ile başlayan ilk girişimler, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası yaşanan ambargolar ve Aselsan'ın kurulması ile devam ettiğini anlattı. İlk kapsamlı hamlenin merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nı kurmasıyla gerçekleştiğini belirten Okyay, Kale Grubu'nun Stinger füzeleriyle sektöre girişi ve ilk 20 yılda ortak üretim, lisans altı üretimler ve parça-komponent üretimleriyle geçen dönemi hatırlattı. Ardından gelen ikinci 20 yılda bugünkü milli ürünlerin ortaya çıktığını ifade etti.
Yapay zeka ve dijital dönüşümün etkileri
Okyay, sahada insansız sistemler, sensör ağları, yapay zeka uygulamaları ve uydu mimarilerinin savunma sanayinin karakterini değiştirdiğini söyledi. Dijital dönüşümün ve gerçek zamanlı veri yönetiminin yeni bir altyapı standardı haline geldiğini belirtti. ABD ve Çin'in yapay zekaya büyük yatırım yaptığını vurgulayan Okyay, ABD'nin yalnızca bir yılda yapay zeka kaynaklı yatırımlara 2,5 Trilyon Dolar ayırdığını, bunun günlük olarak yaklaşık 6 Milyar Dolar'a tekabül ettiğini, 2026'da bu rakamı 5 Trilyon Dolara çıkarmayı hedeflediklerini aktardı. Ayrıca şirketlerin toplam 30 Gigawatt enerji kapasitesi kurma planlarından söz etti ve Çin'in kurduğu devasa güneş santrallerinin yapay zeka projelerinin enerji ihtiyacını karşılamada öncelikli amaçlardan biri olduğunu belirtti. Yapay zekanın savunma alanında mühendislerin işini güçlendireceğini, muharebe sahasının daha iyi okunmasını sağlayacağını ancak bu uygulamalarda kademeli ve kontrollü ilerlemenin önemini vurguladı.
İnsansız sistemler ve geleceğe dair tartışmalar
Okyay, Türkiye'de Baykar ve TUSAŞ tarafından geliştirilen kol uçuşu yapabilen ve sürü halinde uçan İHA'ların önemine dikkat çekti. Kızılelma ile yapılan Gökdoğan atışını iki insansız sistemin uyumunu gösteren örnek olarak değerlendirdi. Geçen yıl ABD'de insansız bir savaş uçağının pilotlu bir F-16 ile girdiği it dalaşını kazanmasının büyük yankı uyandırdığını, bunun ilk kez bir hava muharebesini bir robotun kazanması anlamına geldiğini belirtti. Bu gelişmelerin, savaşın geleceği ve insanların yerini robotların alması halinde savaşın anlamı üzerine felsefi tartışmaları da gündeme getirdiğini sözlerine ekledi.
Okyay'ın vurgusu: Savunma sanayi hem teknolojik ilerlemenin merkezidir hem de ulusal bağımsızlığın ve uluslararası ilişkilerdeki gücün temel taşlarından biridir; bu nedenle ülkelerin savunma politikalarını teknoloji, ekonomi ve strateji bir arada değerlendirerek planlaması gerekmektedir.
SAVUNMA SANAYİCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI OSMAN OKYAY KONUŞMA YAPTI