Obezite cerrahisinin başarısı kurallara sadakatle mümkün
Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, çağın vebası olarak tanımlanan obezitenin yalnızca estetik değil, kronik ve hayati risk taşıyan bir sağlık sorunu olduğunu belirtiyor. "Cerrahi, hastaya açılan bir kapıdır; o kapıdan sağlıklı geçmek ise kurallara harfiyen uymakla mümkündür" sözleriyle ameliyat sonrası disiplinin önemine dikkat çekiyor.
Obezite tanımı ve etkileri
Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi ile tanımlanıyor ve Vücut Kitle İndeksi’nin (VKİ) 30’un üzerinde olmasıyla teşhis ediliyor. Op. Dr. Yüksel, aşırı yağ dokusunun sadece estetik bir sorun olmadığını, hormonal dengeyi bozan ve inflamasyonu tetikleyen aktif bir organ gibi çalıştığını kaydediyor.
Nedenleri tek bir başlığa indirilemez
Obezitenin oluşumunda aşırı ve yanlış beslenme ile hareket azlığı en bilinen etkenler olsa da genetik faktörler, hormonal ve metabolik durumlar, psikolojik etkenler, sık yapılan şok diyetler, sigara-alkol kullanımı, bazı ilaçlar (örneğin antidepresanlar), doğum sayısı ve bebeklikte anne sütü yetersizliği gibi faktörler de rol oynayabiliyor.
Kimler ameliyat adayı?
Yüksel, ameliyat için aday belirlemede şu tıbbi kriterlerin temel alındığını söylüyor: VKİ 40 üzerindekiler doğrudan ameliyat adayı; VKİ 35-40 arasında olup tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, karaciğer yağlanması (NAFLD), kısırlık veya kalp hastalığı gibi obezite kaynaklı yandaş hastalıkları bulunanlar; uzman takibinde en az 1 yıl diyet ve egzersiz denemiş ancak kilo veremeyenler; aşırı alkol veya uyuşturucu bağımlılığı olmayan ve ameliyat sonrası tıbbi ekiple iş birliği yapabilecek uyum kapasitesi olanlar ameliyat düşünülebilir.
Altın standart yok, kişiye özel planlama şart
Obezite cerrahisinde tek bir 'altın standart' ameliyat yok. Hastanın VKİ'si, eşlik eden hastalıkları ve beslenme alışkanlıkları doğrultusunda kişiye özel yaklaşım gerekiyor. Örneğin tüp mide son yıllarda en sık uygulanan yöntem olsa da, ciddi gastroözefagial reflü varlığında Roux-en-Y Gastrik Bypass daha uygun olabilir.
Sık uygulanan cerrahi yöntemler
Tüp Mide (Sleeve Gastrektomi): Midenin yaklaşık %80'inin çıkarılarak tüp haline getirilmesidir; hacim küçülürken açlık hormonu ghrelin kaynağı da azaltılır. Vitamin emilim bozukluğu bypassa göre daha azdır ve midenin anatomik yapısı korunur.
Roux-en-Y Gastrik Bypass: Mide küçültülür ve ince bağırsağın bir kısmı devre dışı bırakılarak emilim azaltılır; metabolik etkisi güçlüdür ancak vitamin ve mineral desteği gereksinimi tüp mideye göre daha fazladır.
Minigastrik Bypass: Roux-en-Y'ye benzer etkiler gösterir; bağırsakta bölüm yapılmaz, tek ek yeri vardır; metabolik etki güçlüdür fakat nadiren safra reflüsü gelişebilir.
Ameliyat sonrası beslenme ve dönemler
Yüksel, ameliyat sonrası beslenme düzeninin başarının ana bileşenlerinden olduğunu vurguluyor: İlk 15 gün yalnızca sulu gıdalar, sonraki 15 gün püre dönemi ve 1. aydan sonra katı gıdalara geçiş uygulanır. Protein ağırlıklı beslenme, yemeklerle birlikte sıvı tüketmemek ve gazlı-şekerli içeceklerden uzak durmak öğretilen temel kurallar arasındadır. Ayrıca ilk aylarda vitamin ve mineral takviyeleri gerekebilir.
Hasta uyumu başarıyı belirler
Op. Dr. Yüksel'e göre ameliyat başarısının yarısı cerrahinin, diğer yarısı ise hastanın uyumunun eseridir. Düzenli kontrollerin aksatılmaması, önerilen beslenme ve egzersiz programlarına riayet edilmesi sürdürülebilir kilo kaybı için elzemdir.
En sık yapılan beş kritik hata
Yüksel, hastaların ameliyat sonrası sıkça yaptıkları hataları şu şekilde sıralıyor: Vitamin kullanmamak, yeterli su almamak, hareketsizlik (ameliyattan 2 hafta sonra günde en az 30 dakika yürüyüş veya yüzme önerilir), alkol tüketimi ve gazlı içecekler tüketimi. Bu hatalar iyileşmeyi ve kalıcı kilo kaybını olumsuz etkiler.
Tekrar kilo almak mümkün
Midenin zamanla genişleyebileceği uyarısını yapan Yüksel, katı-sıvı kuralına uymayan, ameliyat sonrası yüksek kalorili yiyecekler tüketen hastalarda kilo tekrarının görülebileceğini belirtiyor.
Zihinsel dönüşüm şart
Yüksel, obezite cerrahisinin kalıcı başarısının yalnızca operasyonla değil, hastanın zihinsel dönüşümüyle mümkün olduğunu vurguluyor. Duygusal yeme bozuklukları için psikolojik destek almak ve ilk 1 yıl diyetisyen takibinde kalmak sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından gereklidir. Ayrıca Medical Park TEM Hastanesi'ndeki multidisipliner yaklaşımla kişiye özel takiplerin önemine dikkat çekiliyor.
GENEL CERRAHİ UZMANI OP. DR. MUSTAFA SITKI YÜKSEL