Niğde'de çini atölyesiyle geleneksel sanat yeniden hayat buluyor
Niğde Halk Eğitimi Merkezi kapsamında açılan Çini Sanatı kursu, geleneksel el sanatlarına ilgi duyan kadınların bir araya geldiği bir merkez haline geldi. Atölye, hem sanatın tekniklerini aktarıyor hem de kursiyerlere ekonomik gelir sağlama imkânı sunuyor.
Atölyede eğitim ve üretim süreci
Niğde'de ilk kez düzenlenen kurs, seramik yüzeylere işlenen Osmanlı motifleriyle özgün eserler ortaya çıkarmaya odaklanıyor. Kursiyerler tabaktan vazoya, panodan hediyelik eşyaya kadar farklı ürünleri uygulamalı derslerle öğreniyor. Kurs çalışmalarını yürüten eğitmen Sema Günay, teknikleri ayrıntılı şekilde öğrettiklerini ve kursun kısa sürede ilgi gördüğünü belirtti. Günay, kursla ilgili şunları söyledi:
"Arkadaşlara ilk önce desen çalıştırıyoruz. Ardından kömürle desen delme ve kömürle desen geçirme aşamalarını öğretiyoruz. Fazlasıyla merak var, ben de bu konuda gerçekten memnunum. Teknolojik bir ortamda böyle geleneksel bir el sanatının öğrenilmesi çok güzel. Çininin unutulmasını istemiyorum. Çünkü bu geleneksel bir el sanatımız ve yok olmaya yüz tutuyor. Bu sanat sayesinde hem eskiye gidilmiş oluyor. Çünkü yaptığımız tüm çalışmalar geleneksel çalışmalar. Maddi açıdan da ev kadınları için bir kazanç kapısı bu. Evde boş duracaklarına gelir elde edebilirler."
Kursun sosyal ve ekonomik etkileri
Kursa katılan kadınlar, çini yapımının yalnızca bir zanaat olmadığını, aynı zamanda ruhu dinlendiren bir etkinlik olduğunu vurguluyor. Emekli Türkçe öğretmeni Ayşen Özalp deneyimini şöyle anlattı:
"Emekli olalı yaklaşık 7 yıl oldu. Öğretmenlikten sonra bir de öğrenciliği deneyimlemek istedim. Önce komşum geliyordu buraya. Bana çok rahatlattığını, çininin çok güzel bir sanat olduğunu anlattı. Ben de yaptığım gezilerde özellikle camilere gittiğimde bu sanata hayran olurdum. Osmanlı’dan gelen bir sanat bu. Onu Niğde’de yaşatmak, yeniden başlatmak bence çok güzel. Gerçekten gelip burada kafalarını boşaltsınlar, sosyalleşsinler."
Kursiyer Banu Katırcıoğlu ise atölyeyi zihni boşaltan ve yaratıcılığı besleyen bir alan olarak tanımladı:
"Teknoloji Tasarım öğretmeniyim. Okuldan ve derslerden kalan boş zamanlarımda halk eğitimin bu güzel kurslarından yararlanmaya çalışıyorum. Kendimi geliştirdiğim, hayal gücünün uçsuz bucaksız kanatlarıyla uçabildiği bir ortamdayız. Renklerin diliyle konuşuyoruz, motiflerin ve desenlerin kıyısında geziyoruz. Kişinin zihnini boşaltabildiği, terapi yapabildiği çok hoş bir ortam"
Ticarete dönüşen el emeği
Kurs ilerledikçe kadınların üretme heyecanı arttı ve ortaya çıkan işler sipariş almaya başladı. Geleneksel motiflere modern yorumlar katan kursiyerler, ürünlerini internet üzerinden satışa sunarak aile bütçelerine katkıda bulunuyor. Kursiyer Meryem Gümüştop deneyimini şöyle özetledi:
"Geleneksel sanatlara ilgim var. Daha önce ebru kursuna da gitmiştim. Kurs açılır açılmaz hemen kayıt oldum. Yavaş yavaş satmaya da başladım. Bu sanatı öğrenmek için gelmiştim, kendim kullanırım diye düşünüyordum ama daha sonra ‘satabilirim, bunun ticaretini yapabilirim’ diye düşündüm. O yolda yavaş yavaş ilerliyorum"
Niğde'deki çini atölyesi, geleneksel el sanatlarını yaşatmanın yanı sıra kadınlara mesleki beceri, sosyalleşme ve ekonomik imkanlar sağlayan bir platforma dönüşüyor. Kursun devam etmesiyle birlikte yerel kültürün modern yaşamla uyumlu örnekleri artmaya devam edecek.
NİĞDE HALK EĞİTİMİ MERKEZİ BÜNYESİNDE AÇILAN "ÇİNİ SANATI" KURSU, GELENEKSEL EL SANATLARINA İLGİ DUYAN KADINLARIN BULUŞMA NOKTASI HALİNE GELDİ.
