Myra sınırlarında üstün çaba: Bin 850 yıllık antik termal yapı gün yüzünde
Antalya'nın Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti ile antik liman Andriake arasındaki alanda, milattan sonra 2. yüzyılda Roma döneminde inşa edildiği belirlenen bin 850 yıllık termal yapının üst örtüleri kazı ve koruma çalışmalarıyla kaldırılıyor. Bölge, zengin magnezyum, demir, kükürt ve fosfor içeren termal su kaynağı üzerinde kurulu; çalışmalar, yapının ilk işlevine uygun biçimde korunup sergilenmesi amacıyla yürütülüyor.
Kazı süreci ve suyla mücadele
Myra Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik sahadaki çalışmaları şu şekilde aktarıyor: Topraklar açıldıkça orijinal kaynak suları geldi, farklı noktalardan sürekli su doldu. Büyük pompalarla her gün sular tahliye edildi, gece yeniden doldu, sabah tekrar boşaltıldı. Bu döngüyle ilerlenerek yapının gün yüzüne çıkarılması sağlandı.
Çalışmalar sırasında ortaya çıkarılan mil duvarların korunması ve alana dışarıdan gelecek yüzey sularının engellenmesi amacıyla yapının çevresi yaklaşık iki buçuk metre yüksekliğinde koruyucu bir engel duvarla çevrildi. Kazı ekibi, suyun ve çamurun yoğun olduğu koşullarda kontrollü ilerliyor; fazla suyun sürdürülebilir tahliyesi için uzmanlarla teknik planlamalar sürüyor.
Özgün bir termal yapı
Yapı uzun yıllar literatürde nymphaion olarak anılsa da Prof. Dr. Nevzat Çevik, plan tamamen ortaya çıktığında bunun ne klasik bir Roma hamamı ne de bir nymphaion olduğunu gördüklerini belirtti. Yapının doğrudan termal suya dayalı, özgün bir plan tipine sahip olduğunu vurguladı ve bu yapının bölgedeki benzerlerinden farklı olduğunu ifade etti.
1960’lı yıllarda Borchardt tarafından nymphaion olarak tanımlanan yapının gerçek niteliği, yürütülen kazılarla daha net anlaşıldı. Ortaya çıkan veriler, yapının çevresinde sarnıçlar, su kanalları ve kemerlerle birlikte bütüncül bir şifalı su kompleksi işlevi gördüğünü gösteriyor.
Kaynak, havuzlar ve mermer kaplamalar
Yapının, Demrelilerce Burguç adıyla bilinen ve şifa amacıyla kullanılan su kaynaklarının asıl kaynağı olduğu belirlendi. Prof. Dr. Nevzat Çevik bu suyun magnezyum, fosfor, kükürt ve demir içerdiğini belirtti ve antik dönemde de aynı suyun değerlendirildiğinin tesadüf olmadığını aktardı.
Kazılarda biri büyük biri küçük olmak üzere iki havuz ortaya çıktı; havuzların bir dönem mermer kaplı olduğu ve bazı kaplamaların halen yerinde bulunduğu bildirildi. Yapının farklı kotlarında su derinliğinin değişmesi nedeniyle kazılar kontrollü şekilde sürdürülüyor.
Çalışma koşulları ve ileriki planlar
Ekibin çalışma sırasında zaman zaman termal sudan yararlanarak temizlendiği aktarılıyor. Prof. Dr. Nevzat Çevik, burasının Roma döneminde bir şifalı su yapısı olduğunu, ekiplerin çamur içinde çalıştıktan sonra 16,5 derece olan bu suda temizlendiklerini belirtti ve bölgenin yaz aylarındaki sıcaklıklara göre rahatlatıcı olduğunu ifade etti.
Şu aşamada alan güvenlik nedeniyle çitle çevrili ve kontrollü tutuluyor. Vatandaşların bu sudan yararlanıp yararlanamayacağı tamamen projeye bağlı; öncelik yapının korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması. İleride Bakanlık iradesi ve yapılacak düzenlemeler doğrultusunda kontrollü kullanım, izleme yolları, teraslar ve güvenli izleme alanları planlanıyor.
Arkeopark hedefi ve gelecek çalışmalar
Kazıların tamamlanmasının ardından bölgenin izleme yolları, teraslar ve çevre düzenlemeleriyle birlikte bir arkeopark olarak düzenlenmesi hedefleniyor. Projenin Myra, Andriake Ören Yeri ve Likya Uygarlıkları Müzesi ile bütünleşerek Demre'ye yeni bir kültürel cazibe alanı kazandırması amaçlanıyor.
Prof. Dr. Nevzat Çevik, kazıların önümüzdeki yıl da devam edeceğini ve alanda termal tesis ile bir Roma hamamının da ortaya çıkarıldığını belirtti; bölgenin antik dönemde yoğun bir su yapıları bölgesi olarak kullanıldığını vurguladı.
MYRA ANTİK KENTİ KAZI BAŞKANI PROF. DR. NEVZAT ÇEVİK, "BU YAPININ BENZERİ BÖLGEDE YOK, ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ MİMARLIĞI AÇISINDAN ORİJİNAL BİR KEŞFİN İÇİNDEYİZ" DEDİ.