Metabolizma: Kilo Sorunundan Daha Fazlası
Metabolizma genellikle kilo alıp verme ile ilişkilendirilse de aslında vücudun enerji üretimi, besinleri işleme, hücre yenilenmesi ve yaşamı sürdüren tüm biyokimyasal işlemlerin toplamıdır. Nefes alırken, yürürken, düşünürken veya uyurken metabolizma devam eder; dolayısıyla onu yalnızca 'kilo verme hızı' ile sınırlamak dar bir bakıştır.
Metabolizma nedir ve nelere bağlıdır?
Metabolizma hızı; yaş, cinsiyet, genetik yapı, beslenme düzeni, kas kütlesi ve fiziksel aktivite gibi çok sayıda faktörden etkilenir. Metabolizmayı doğrudan ölçen tek bir test yoktur; ancak yavaşlama şüphesinde insülin, tiroit ve cinsiyet hormonları başta olmak üzere bazı tetkikler değerlendirilir.
Hormonların rolü
Metabolizma, birçok hormonun koordineli çalışmasıyla kontrol edilir. En önemli hormonlar arasında insülin, T3 ve T4 (tiroit hormonları), leptin, ghrelin, östrojen, testosteron ve kortizol yer alır. Bu hormonlardaki değişiklikler metabolizma dengesini doğrudan etkileyebilir.
İnsülin direnci; hücrelerin insüline yanıt verememesi, kandaki glikozun artması ve vücudun daha fazla insülin üretmesiyle sonuçlanır. Bu süreç yağ depolanmasını artırır, kilo vermeyi zorlaştırır ve metabolik sendrom riskine zemin hazırlayabilir. Bu nedenle insülin direnci yalnızca yüksek kan şekeri olarak değerlendirilmemelidir; enerji dengesini bozan geniş kapsamlı bir tablodur.
Kadın ve erkek metabolizması
Östrojen ve testosteron gibi cinsiyet hormonları metabolizma, yağ dağılımı ve kas kütlesinde belirleyicidir. Kadınlar yağları daha çok kalça-uyluk bölgesinde, erkekler ise genellikle karın çevresinde depolar. Menopoz ve andropoz dönemlerinde hormon seviyelerinin azalmasıyla metabolizma yavaşlayabilir ve özellikle karın bölgesinde yağlanma artabilir.
Doğru yaşam tarzı ile metabolizmayı destekleme
Metabolizmayı iyileştirmek için yapılması gereken temel düzenlemeler şunlardır: düzenli uyku, üç ana, iki ara öğün şeklinde dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite, yeterli su tüketimi ve gerektiğinde hormon ile kan tetkiklerinin yapılması. Kişiye özel beslenme planı ise olmazsa olmazlardandır.
Beslenme düzeninde ana öğün-ara öğün dengesi ve her öğünde karbonhidrat, protein ve yağın uyumu önemlidir. Uzun süreli düşük kalorili diyetler ve düzensiz beslenme metabolizmayı olumsuz etkileyebilir. Kafein metabolizmayı geçici hızlandırabilir; ancak günlük 3-4 fincanın üzerine çıkılmamalıdır. Besin takviyeleri yalnızca laboratuvar testlerinde eksiklik tespit edildiğinde önerilmelidir.
Sık karşılaşılan sorunlar ve değerlendirme
Metabolizma yavaşlaması iddiasıyla başvuranlarda sıklıkla hipotiroidi, insülin direnci, demir eksikliği ve D vitamini eksikliği tespit edilir. Ancak metabolizma yalnızca hormonlara bağlı değildir; genetik yapı, uyku düzeni, stres, psikolojik durum, fiziksel aktivite eksikliği ve sık yapılan düşük kalorili diyetler de önemlidir. Halsizlik, saç dökülmesi, cilt kuruluğu ve kabızlık gibi belirtiler titizlikle değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak; metabolizma çoğu zaman 'yavaşladı' şeklinde hissedilse de, birçok durumda yaşam tarzındaki bozulmalar sorunun temelidir. Doğru yaşam tarzı düzenlemeleri ve gerektiğinde tıbbi değerlendirme ile sağlıklı ve dengeli çalışan bir metabolizmaya ulaşmak mümkündür.
Kaynak: Medicana Sağlık Grubu Endokrinoloji Bölümü ve Medicana International İzmir Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Uzm. Dr. Aysel Mammadyarzada'nın açıklamaları.
MEDİCANA SAĞLIK GRUBU ENDOKRİNOLOJİ BÖLÜMÜ’NDEN UZM. DR. AYSEL MAMMADYARZADA