İşten atılma korkusu ve bozulmuş iş-yaşam dengesi stresi artırıyor
Liv Hospital Samsun Psikiyatri Kliniği’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Arda Kazım Demirkan, iş yaşamında artan stresin kaynakları ve bunun hem birey hem de toplum üzerindeki etkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Dr. Demirkan, çalışma ve yaşam dengesinin bozulmasının, özellikle artan işsizlikle birlikte işten atılma korkusunun stres düzeyini yükselttiğini vurguladı.
Stresin iş ve ekonomi üzerindeki etkileri
Dr. Demirkan, yoğun stres artışının üretkenliği düşürdüğünü ve bunun ekonomiye ek yük getirdiğini söyledi. Stresin işe gelmeme (absenteeism) ve hasta olduğu halde işin başında olma (presenteeism) gibi davranışlara yol açtığını, bunun sonucunda iş motivasyonu ile performansta düşüş ve sık birim değiştirme gibi olumsuz çalışma koşullarının ortaya çıktığını belirtti.
Stres kaynakları ve günlük yaşam
Uzman, insanların en değerli unsurlarının aile ve sosyal çevreleri olduğunu, iş sahibi olmanın bireyde özgüven artırıcı etkisi bulunduğunu ifade etti. Günümüzde iş yerindeki uzun çalışma saatlerinin de önemli bir stres kaynağı olduğuna dikkat çeken Dr. Demirkan, "Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2017 raporuna göre 38 ülke arasında Türkiye yıllık en uzun çalışma saatleri sıralamasında 14. sırada yer almaktadır" bilgisini paylaştı.
Fiziksel ve sosyal uyumsuzluk
Dr. Demirkan, hayat şartları nedeniyle kişilerin kişisel ve çevresel engellerle karşılaştığını; sakatlanma, maddi yetersizlik veya evlilik sorunları gibi örneklerin fiziksel ve duygusal sağlığı olumsuz etkileyebileceğini söyledi. Bu tür durumlarla başa çıkmada yetersizlik yaşandığında ortaya çıkan psikolojik durumu "stres" olarak tanımladı ve stresin, bedensel ve psikolojik sınırların ötesinde harcanan gayret sonucu oluştuğunu ifade etti.
Kriz ile stres arasındaki fark
"Kriz" terimini, bireyin veya grubun uyum kapasitesini aşarak tehlikeli noktaya geldiği süreç olarak tanımlayan Dr. Demirkan, kriz durumlarında kullanılan başa çıkma yöntemlerinin yetersiz kalabildiğini aktardı. Streste ise başa çıkma kabiliyetinin mutlaka aşılması gerekmediğini, değişimlerin hızının artmasıyla yaşanan stresin de büyüdüğünü belirtti. Ayrıca rol belirsizliği, kişiler arası çatışma, iş güvenliği, yönetim biçimi ve iş süreci etkileşimlerinin psikolojik ve fizyolojik dengeyi bozabildiğini anlattı.
Öneriler: Sınır koyma ve yönetim
İş ve yaşam dengesinin korunmasının önemine değinen Dr. Demirkan, artan işsizlik nedeniyle oluşan işten atılma korkusunun stresi tetiklediğini yineledi. Stresin üretkenliği azaltıp iş yaşamında olumsuz sonuçlar doğurduğunu belirterek, kişisel streslerle yüzleşme ve çözüm arayışının şart olduğunu söyledi. Ayrıca kapasitenizi aşan görevlerde "hayır demeyi öğrenin" uyarısında bulundu; gerekli sınırları koymanın hem bireysel sağlık hem de iş performansı için önemli olduğunu ifade etti.
PSİKİYATRİ UZMANI DR. ARDA KAZIM DEMİRKAN